İnsanın ateşi bulması, yerleşik yaşama geçmesi, bazı canlı türleri evcilleştirmesi, kültür birliklerinin kurulması ve gelişmesi çok uzun bir zaman diliminde gerçeklemiş olmakla birlikte, bu süreçlerin dünya üzerindeki etkisi oldukça hızlı olmuştur. Özellikle uzak kültürler arasındaki ilişkilerin oldukça hız kazandığı günümüzde insanın doğal dünya üzerindeki etkisi maksimum boyuta ulaşmıştır. Kültürler arası ilişkilerin artması kültürel açıdan genel bir dünya kültürünün temellerini atarken, bu ilişkilerle birlikte satır aralarında kültürler arası bir paylaşıma sahne olan bitki ve hayvan türleri küreselleşmenin fark edilmeyen unsurlarından biri haline gelmiştir. Daha önce varlıklarının farkına bile varılmayan birçok canlı türü, çeşitli nedenlerle, dünyanın aranılanları listesindeki yerini almıştır. Yapay çevremize baktığımızda küresel çeşitliliğin simgesi olan bir çok canlının farkına varmış oluruz. Örneğin: evlerimizdeki akvaryum balıkları, kafes kuşları; park ve bahçelerimizdeki bitkiler; göl ve denizlerimizde üretimini yaptığımız balıklar; Tarım ürünlerimiz ve daha bir çok canlı küresel çeşitliliğin eseri olan egzotik türlerden oluşmaktadır.
İsteyerek yetiştirdiğimiz bu türlerin bazıları istilacı özellikleri ile yeni yaşam ortamlarına zarar veren türler olabilmektedir. Bunun yanında, gemilerin balast suları yoluyla; ticari ürünlerin üzerinde taşınan bakteri, mikro organizma, böcek gibi farkına varılmadan küreselleşen egzotik istilacılarda bulunmaktadır.
Konuya Türkiye açısından baktığımızda, doğal olarak içerdiği 10.000 bitki ve 80.000’in üzerinde hayvan türünün yanında, uzun yıllardan beri park ve bahçelerde, tarımsal üretimde, balıkçılıkta, ağaçlandırma çalışmalarında, sulak alanların kurutulmasında vs. egzotik türlerin sıklıkla kullanıldığı görülmektedir.
AĞAÇ VE ÇALILAR
Türkiye’de egzotik ağaç ve çalı türleri Osmanlı devleti’nden itibaren ağaçlandırma çalışmaları, hareketli kumulların sabitlenmesi, bataklıkların kurutulması ve park ve bahçelerin estetik olarak düzenlenmesinde kullanılmıştır.
Türkiye’de kullanılan egzotik ağaç ve çalı türlerinin ilgi çekici bir özelliği, bu türlerin önemli bir kısmının uzak doğu (Çin, Japonya, Avustralya) kökenli olmasıdır. Bunlardan bazıları aşağıda kısaca açıklanmıştır.
Acacia cyanophylla (Kıbrıs Akasyası):
Vatanı Güneybatı Avustralya’dır. Ağaçlandırma çalışmalarında kullanılmak üzere İngilizler tarafından Kıbrıs Adasına getirilmiş. 1940’lı yılların başında Antalya ve Manavgat ve çevresindeki hareketli kumulların durdurulması için Kıbrıs adasından Türkiye’ye getirildiği için Kıbrıs akasyası denilmektedir. Günümüzde Kıbrıs akasyası kumul sahalarında halen kullanılmaktadır. Örneğin 2003 yılında Akyatan lagünü kumulları ve 2004 yılında Datça kumullarının ağaçlandırılmasında Kıbrıs Akasyası kullanılmıştır.
6 metreye kadar boylanabilen, geniş yuvarlak tepeli, her dem yeşil bir ağaçtır. Dekoratif görüntüsü nedeniyle park ve bahçelerimizde de kullanılmaktadır.
Aesculus hippocastanum (Beyaz Çiçekli At Kestanesi):
Vatanı balkan yarımadasıdır. Yunanistan’ın kuzeyi ile Arnavutluk arasında kalan dağlık bir bölgenin dar bir yöresinde, vadiler içine sığınmış, buzul devirlerinden kalma relikt bir türdür. Osmanlılar zamanında Arnavut bahçıvanlar tarafından İstanbul’a getirilmiştir. Çok eskiden beri Bursa, Edirne ve Ankara caddelerinde ve öncesinde İstanbul’da dikilmiştir. Ülkemizde yaygın olarak yetiştirilen ağaç türlerinden biridir. Dekoratif özellikleri dolaysıyla park ve bahçelerde dikilir.
Park ve bahçelerde yetiştirilen bir diğer türü vatanı Kuzey Amerika’nın doğu kesimi olan, Aesculus x carnea (pembe çiçekli at kestanesi)’dır.
Ailanthus altissima (A. glandulosa) (Kokar ağaç):
Vatanı Çin’dir. Ülkemizin hemen her yerinde dikimi yapılmıştır. Çok bol tohum verme özelliğine sahiptir. İstanbul’da, bu özelliğinden dolayı, kendiliğinden yayılmış toplulukları bulunur. Kontrol altında tutulursa ekonomik bir ağaçlandırma ağacıdır. Çok hızlı büyüyen bir ağaçtır, fakat çok kısa ömürlüdür (50 yıl).
20-25 metre boylanabilen, yuvarlak tepeli, dik gövdeli bir ağaçtır. Kışın dökülen yapraklarında yer alan yağ bezeleri oldukça kötü kokuludur.Albizzia julibrissin (Gülibrişim veya İpek Ağacı):
Vatanı Asya’nın tropik bölgeleri olan Gülibrişim, İran’dan orta Çin ve Japonya’ya ve kuzey Hindistan’a kadar geniş bir yayılış alanına sahiptir. 1745’ten sonra, muhtemelen ipek yolu vasıtasıyla, İstanbul’a getirilmiştir. Doğu Karadeniz’in tüm kent ve kasabalarında yaygın olarak yetiştirilir. Ege ve Marmara bölgesi park ve bahçelerinde de sıklıkla kullanılan dekoratif bir ağaçtır. Çiçekleri ve legumen meyveleri dekoratif bir görüntü verir.
Gülibrişim, 10-12 metre boylanabilen, yayvan ve dağınık tepeli bir ağaçtır. Sıcak ve ılıman bölgelerde hızlı bir gelişme gösterir.
Diospyros kaki (Büyük Meyveli Trabzon Hurması):
Anayurdu Çin ve Japonya olan Trabzon hurması, Karadeniz ve Marmara bölgelerimizde meyveleri için yetiştirilir. İstanbul’da ve Türkiye’nin çeşitli kentlerinde meyveleri pazarlarda satılmaktadır. Kışın yaprağını döken, 15 metre boylanabilen, yuvarlak gevşek tepeli ve seyrek tepeli bir ağaçtır.
Cedrus (Sedirler):
Sedirler çok değerli süs bitkilerindendir. Çeşitli ülkelerin park ve bahçelerinde en önemli köşeler sedirlere ayrılmıştır. Ülkemizde C. atlantica (Atlas Sediri) ve C. deodora (Himalaya Sediri) park ve bahçelerde kullanılmaktadır. Sedirler park ve bahçelerimizde uzun yıllardan beri yetiştirilen belli başlı ağaçlardandır. Atlas sedirinin vatanı kuzey Afrika, Cezayir ve fas’ın atlas dağlarıdır. Himalaya sedirinin vatanı ise himalayaların kuzeybatı kesimi, Afganistan ve Belucistan dağlarıdır
Eriobotrya japonica (Malta Eriği veya Yeni Dünya):
Anayurdunun Çin olduğu sanılmakta, oradan Japonya, sonrada Avrupa ve Akdeniz ülkelerine yayılmıştır. Türkiye’de park ve bahçelerde dekoratif amaçlı olarak dikilmesi yanında, meyveleri nedeniyle ticari amaçla yetiştirilen bir ağaçtır. En az yerli meyve türleri kadar yaygın bir türdür.
6-7 metre boylanabilen her dem yeşil, erken yaşlarda meyve verebilen bir ağaçtır. Kışın dökülmeyen, büyük ve parlak yaprakları nedeniyle park ve bahçelerde yerini alır.
Eucalyptus camaldulensis (Okaliptus):
Vatanı Avustralya kıtası olan Okaliptüs’ler, çok hızlı büyüyen, iyi sürgün veren, geniş yuvarlak tepeli bir ağaçtır. Sıtma hastalığının nedeni olan sivrisineklerin yetiştiği bataklıkların kurutulmasında kullanılan bu ağaç halk arasında sıtma ağacı olarak da bilinir.Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yol kenarlarında ve bataklıkların kurutulması için dikimi yapılmaktadır. Park ve bahçelerde de yetiştirilen bir türdür.
Örneğin; Tarsus’un Regma bataklığı 1939 yılında ağaçlandırılmaya başlamış, 850 hektarlık bir alan okaliptüs ağaçlarıyla ağaçlandırılmıştır. Günümüzde Karabucak ormanı olarak anılan sahada okaliptüslerin bulunduğu alan Güresin Ormanı olarak adlandırılmış, oldukça iyi gelişmiştir.
Ginkgo biloba (Mabet Ağacı, Ginkgo Veya Çin Yelpaze Çamı):Darvin tarafından “yaşayan fosil” olarak adlandırılan Mabet ağacı, 180 milyon yıl önce çeşitli türleri ile Ekvatordan kutuplara kadar dünyanın hemen her yerinde geniş bir yayılışa sahipti. Jeolojik çağlarda meydana gelen iklim değişimleri sonucu bu türlerin çoğu yok olmuş ve günümüze bir tek vatanı Güneydoğu Çin kabul edilen Mabet ağacı kalmıştır. Dünyadaki tohumlu bitkilerin en eskisi ve en yaşlısıdır. 30-40 metre boy, 2,5 metre çap yapabilen, gençlikte piramidal, sonraları sarkık dallı bir ağaçtır. Sonbaharda Altın sarısı renk alan yaprakları ile oldukça dekoratif bir görüntü sergilediğinden, dünyanın çeşitli ülkelerinde ülkemizde süs bitkisi olarak park ve bahçelerde yerini almıştır. İlk kez 1885 yılında Ihlamur kasrına, 1887 yılında İstanbul Üniversitesi Balta Limanı Sosyal tesisleri bahçesine dikilen Mabet ağacı, son yıllarda İstanbul’da fidanlıklarda yetiştirilip park ve bahçelerde yetiştirilmektedir.
Paulownia tomentosa (Tüylü Pavlonya):
Vatanı orta Çin olan Tüylü Pavlonya, Rus Çarı 1. Paul’un kızı Anna Pavlovna’ya 1835 yılında ithaf edilmiş olması nedeniyle, imparator Pavlonyası olarak da bilinir. Türkiye’de par ve bahçelerde kullanılmakla birlikte, son zamanlarda Kelkit Havzası’nda ağaçlandırma çalışmalarında kullanılması planlanmaktadır. Geniş yaprakları ve mor salkımlar oluşturan mor çiçekleri ile dekoratif bir ağaçtır.
Tüylü Pavlonya, hızlı büyüyen, 10-15 metre boy ve 1 metre çap yapabilen bir ağaçtır. Kelkit havzasında kullanılmak istenmesinin nedeni de hızlı büyüme özelliğidir. Türkiye koşullarına uyum sağlaması konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.Liriodendron tulipifera (Lale Ağacı):
Vatanı Amerika’nın doğu kesimi ve Güney kanadadır. Önemli bir orman ağacıdır. Vatanında 40-50 metre boy ve 3-4 metre çap yapabilen bir ağaçtır. At nalı şeklindeki yaprakları ve laleyi andıran çan şeklindeki çiçekleriyle dekoratif görünümü vardır. Özelikle İstanbul’da park ve bahçelerde kullanılmıştır.
Picea (Ladinler):
Ladinler park ve bahçelerimizde sıklıkla rastlanan ağaç türleri arasındadır. Avrupa Ladini (P abies) ve Mavi Ladin (P. pungens) en çok kullanılan ladin türleridir. Avrupa Ladini’nin ana vatanı kuzey ve orta Avrupa, Mavi Ladin’in ise Kuzey Amerikanın Kayalık dağlarıdır. Türkiye de park ve bahçelerde rastlanan bir diğer Ladin türü ise P. sitchensis (Sitka Ladinidir. Bu türün ana vatanı ise Kuzey amerikanın Batısıdır.
Ladinler Tüm dünyada, Dekoratif görünümleri nedeniyle, Park ve bahçelerde yetiştirilen peyzaj ağaçları arasındadır.
Salix babylonica (Salkım Söğüt):
Vatanı Çin ve Japonya’dır. Estetik görünümü nedeniyle dekoratif bir süs bitkisi olarak dünyanın her tarafına yayılmıştır. Türkiye’nin doğal söğütlerinden daha fazla bilinen bir türdür. Türkiye’nin her yerinde park, bahçe ve yol kenarlarında kullanılmıştır.
15 metreye kadar boylanabilen, sarkık dallı, yuvarlak tepeli ve sarkık tepeli bir ağaçtır. Sürgün ve dalları çok ince elastik olduğundan dik durmaz, aşağı sarkar.
Pinus (Çamlar):
Çamlarda Ladinler gibi Park ve bahçelerde peyzaj çalışmalarının vazgeçilmezleri arasındadır. Türkiye’de park ve bahçeler yanına Ağaçlandırma çalışmalarında kullanılan egzotik çam türü P. pinaster (Sahil Çamı)’dır. Fransa’nın Batısında, sahil kesiminde doğal olarak yetişen Sahil çamı, 1880’li yıllarda Türkiye’ye getirilmiştir. Bu dönemde Terkos gölü su şebekesinin inşaatı esnasında Terkos gölünün hareketli kumulların etkisiyle dolmasını engellemek amacıyla kumul ağaçlandırılmasında kullanılmıştır. 1960’lı yıllardan itibaren ise Ormancılık teşkilatı tarafından Marmara ve Ege bölgelerinde sahil kesimlerinin ağaçlandırılmasında kullanılmıştır.
Diğer Çam türleri arsında, Marmara bölgesinde ağaçlandırma çalışmalarında kullanılan P. radiata (Monteri Çamı), Park ve bahçelerde yetiştirilen P. strobus (Veymut Çamı), P. griffithii (Ağlayan çam) sayılabilir.
Robinia pseudoacacia (Yalancı Akasya):
Ana vatanı Amerikanın Kuzeydoğu kesimidir. Bazı ülkelerde büyük ağaçlandırma çalışmalarında kullanılmıştır. Yayılıcı-istilacı bir ağaç olması ve çok hızlı bir gelişme göstermesi nedeniyle çok hızlı ormanlar kurar. Macaristanın %18’ini yalancı akasyadan oluşturulan ormanlar oluşturur.
İstanbul, Ankara, Eskişehir başta olmak üzere tüm Anadolu kent, kasaba ve köylerinde bulunur. Örneğin İstanbul’a !870 yılında getirilmiş, 100 yılda geniş alanlara yayılmıştır. 1940’lı yıllarda Türkiye’nin çeşitli yerlerinde baltalık ormanlar oluşturulmasında kullanılmak istenmiş fakat uygula yapılmamıştır.
Chaenomeles speciosa (Bahardalı veya Japon Ayvası):
Vatanı orta Çin olan bahar dalı, Türkiye’de park ve bahçelerde kullanılan, pek çok kültür varyetesi ile tanınan bir çalıdır. Sık dallı, yayılıcı, dikenli, 2 metre veya daha fazla boylanabilen , orta boy bir çalıdır.
Fatsia japonica (Japon Fatsiyası):
Vatanı Japonya ve Güney Kore’nin kıyı kesimlerindeki ormanlık alanlardır. Ülkemizde süs bitkisi olarak parklarda ve evlerde yetiştirilir. Genelde bir ev bitkisi ve ılıman iklimlerde yetişen bir bahçe bitkisi olarak bilinmesine rağmen, vatanında 3-4 metreye kadar boylanabilen, tepesi tabana doğru sarkık biçimli küçük bir ağaçtır.
Thuja orientalis Sn. Biota orientalis (Doğu Mazısı):Doğu mazısının vatanı Kore, Mançurya, Kuzey ve Batı Çin’dir. Türkiye’de park ve bahçelerde çok yetiştirilir. Vatanında 20-25 metreye kadar boylanabilen, ülkemizde 5-10 metre boy yapan küçük bir ağaçtır. Yapraklı dalları kitap sayfası birbirine paralel ve dik yönde uzanan, dekoratif bir ağaç olduğundan tercih edilir.
Bougainvillea spectabilis (Gelin Duvağı):
Vatanı Güney Amerikanın tropik ve subtropik bölgeleri olan bougainvillea’ların Brezilya ve Peru’da yaklaşık 13 türü doğal olarak yetişir.
Ege ve Marmara bölgelerinde ve Bütün Akdeniz kıyı kuşağında yetiştirilir. İzmir, bodrum, Marmaris, Datça, kemer, Antalya, mersin, adana illerinde yetiştirilen ve kültürü yapılan çalı veya çoğunlukla odunsu sarılıcı bir bitkidir. Park ve bahçelerde sıklıkla karşılaşılan bir türdür.
Caesalpinia gilliesii (Aslan Bıyığı):
Vatanı güney Amerika, Arjantin ve Madagaskar olan Aslan Bıyığı, Ege ve Akdeniz bölgesinin kent ve kasabalarındaki park ve bahçelerde süs bitkisi olarak sıklıkla kullanılır.
2-3 metre boy yapabilen bir çalıdır. Nadiren küçük bir ağaç veya sarılıcı bir bitkidir.
Cotoneaster franchetii (Himalaya Dağ Muşmulası):Vatanı Tibet ve Çinin batısıdır. Ülkemizde park ve bahçelerde yetiştirilir. 3 metreye kadar boylanabilen bir çalıdır. Bir çok kültür varyetesi ile park ve bahçelerin karakteristikleri arasındadır.
Türkiye denizlerinde görülen egzotik deniz canlıları büyük ölçüde gemilerin balast sularıyla dünyanın çeşitli bölgelerinden taşınan türlerden oluşmaktadır. Gemilerin balast suları yanında Süveyş kanalının 1853’te açılmasından sonra, Kızıldeniz’den göç eden Kızıldeniz kökenli türlerde egzotik deniz canlılarımız arasındaki yerini almıştır.
Göllerimizde ise bilinçli olarak yetiştirilen egzotik balık türleri bulunmaktadır.
Mnemiopsis leidyi (Taraklı medüz):
Batı Atlantik kökenli bir deniz anası türü olan taraklı medüz, Karadeniz’e 1980’li yıllarda gemilerin balast suları yoluyla geldi. Aşırı balık avcılığı ve başta Tuna nehri olmak üzere, nehirlerden kaynaklanan kürlilik yüzünden altüst olan ekosistemi kendine uygun bulan Taraklı Medüz tüm Karadeniz’i ve Marmara denizini kapladı. Hamsi, Uskumru ve Palamut gibi balıkların yumurta ve larvalarıyla beslenen bu istilacı, diğer türlerin populasyonlarının azalmasına da neden oluyor.
Oncorhynchus mykiss (Gökkuşağı alası):
Türkiye’de balık yetiştiriciliğinde 2. sırada yer alan Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhyncus mykiss) Kuzey Amerika’nın önemli bir alabalık türüdür. Ülkemize 1970’li yıllarda getirilmiştir. 1995 yılında derlenen bilgilere göre, çoğu 30 ton/yıl kapasitesi olan projeli işletme sayısı 284 adet, 1994 yılı alabalık üretimi ise 6977 ton olarak bildirilmiştir.
Gökkuşağı alabalığı yetiştirildiği çiftliklerin kafeslerinden kaçtığında bulunduğu doğal ortama istilacı bir tür olarak katılır ve diğer balık türlerinin populasyonlarının azalmasına neden olur. Çıldır gölüne balık yetiştiriciliği amacıyla salınan gökkuşağı alası çıldır gölünde yaşayan yerli türlerin ortadan kalkmasına neden olmuştur. Ayrıca diğer balıklara çeşitli hastalıklar bulaştırmak suretiyle populasyonları azaltmaktadır.
Gökkuşağı alası halen Karadeniz’e dökülen bazı derelere salınmaktadır.
Rapana venosa (Deniz salyangozu):
Japonya’dan balast suları yoluyla gelen deniz salyangozu, 1946 yılında ilk kez görülmesinin ardından Karadeniz kıyılarımızda hızla yayılarak midye ve istiridye yatakları üzerinde yoğun baskı oluşturmaya başlamıştır. Ancak Uzakdoğu’da pazarı bulununca 1980’lerde avlanmaya başladı ve kıyılarımızda yayılımı kontrol altına alınan egzotik bir istilacı olarak literatüre geçmiştir. Fakat 2004 yılında bu türün Marmara denizine de yayıldığı, yeniden tehdit oluşturmaya başladığı belirlenmiştir.
Portunus pelagicus (Yüzer yengeç):
Bu yengeç, Hint okyanusu kökenli olup, Süveyş kanalı yolu ile Doğu Akdenize, bir istilacı olarak gelmiş ve yerleşmiştir. Bu tür ilk defa 1906 yılında Süveyş kanalında görülmüş, 1929 da Akdeniz'e girdiği saptanmış. Türkiye denizlerinde özellikle Fethiye'den İskenderun körfezine kadar olan sularda, kumluk ve deniz çayırları (Posidonia)'nın yaygın bulunduğu zeminlerde yaşar. İskenderun'dan Libya sahillerine kadar uzanan alanlarda ve Kıbrıs kıyı şeridinde de bulunur.
Callinectes sapidus (Mavi yengeç):
Batı Atlantik kökenlidir. 1935 ve 1945 yıllarda Kuzey Amerika denizlerinden Kuzey Ege sularına (Selanik ve Saroz Körfezi’ne) bilinçli olarak getirilmiştir. Asıl vatanı olan Kuzey Amerika ve Kanada'da ekonomik değere sahip, oldukça iri boydaki bu yengeç, ilk önce getirildiği Kuzey Ege’deki acısulu lagünlere, özellikle de Enez dolaylarındaki göllere yerleşmiş, daha sonra Ege sahilleri boyunca sıralanan, Köyceğiz, Güllük lagünlerine yerleşmeye başlamıştır. 1963 den itibaren kuzey Ege'yi ve Saroz'u tümü ile terketmiş, daha güneye doğru göç etmeye başlamıştır. Halen Fethiye ve Taşucu'ndaki Paradeniz dalyanında bol miktarda bulunmaktadır. Turizm merkezlerin de aranılan deniz ürünlerimizden biri olarak ta bilinir.
Caulerpa (Katil veya Terörist yosunlar):
Ulvophyceae sınıfına ait yaklaşık 1000 Caulerpa türü tespit edilmiş olup bu türler genelde sıcak ve tropikal denizleri tercih etmektedirler. Türkiye’de yayılışı bilinen 6 türü vardır. Bunlardan C. racemosa en yaygın olarak görülenidir. Caulerpa racemosa’nın Akdeniz’de üç değişik varyasyonu bilinmektedir. Bunlardan var. turbinata ve var. lamourouxii 1920’li yıllardan beri Akdeniz kıyılarında nadiren görülmektedir. Ancak 1990’lı yılların başında ortaya çıkan istilacı formu çok kısa bir sürede Akdeniz’in büyük bir kısmına yayılmıştır.
Son yıllarda yapılan incelemelerle Caulerpa scalpelliformis adlı Kızıldeniz göçmeni (Avustralya kökenli) yeni bir yosununda Antalya limanı çevresinde çayırlar halinde yayılmaya başladığı tespit edilmiştir. C. racemosa gibi bu türünde örtücü özelliği ile diğer deniz canlıları için tehdit oluşturmaya başladığı belirtilmektedir.
BÖCEKLER
Leptinotarsa decemlineata (Patates kınkanatlısı):
Kuzey Amerika kökenli olan bu böcek doğal olarak tatlı patates (Solanum rostratum) üzerinde yaşar, patates ve diğer bir çok bitkiye de zarar verir. İlk kez ABD’nin Colorado eyaletinde rastlanan bu istilacı böcek, patates ekiminin 1850’den sonra Nebraska’da yaygınlaşmasıyla alanını genişletmeye başladı. 1859’dan sonra Atlantik kıyısına oradan da Avrupa ve Asya kıtasına yayıldı. Buralardan İthal Edilen Patateslerle de Türkiye’de yayılmaya başladı. Sırt kısmındaki 10 adet çizgisiyle tanınan bu böcek, sıcak iklimlerde çok hızlı üremesi (Örneğin Türkiye’de Marmara bölgesinde yılda 3-4 kez, İç Anadolu bölgesinde 2 kez ürediği belirlenmiştir) ve patatesin yanı sıra diğer bitkilere de zarar vermesiyle önemli bir istilacı olarak değerlendiriliyor. Türkiye’de de yıllardan beri büyük zararlara neden olmaktadır.
Viteus vitifolli (Bağ filokserası):
Doğu Amerika kökenli olan Bağ Filokserası, 1881 yılında Avrupa’dan Türkiye’ye yayılmıştır. Bu böcek yerli asma türlerinin üreme gelişmelerinde önemli sapmalar ortaya çıkarması, toprak altında köke yerleşerek birkaç yıl içinde asmaları kurutması ile etkili olur. Bitkinin üst kısmında yaprak ve dallarda galler oluşturarak etkili olurken, kumlu olamayan topraklarda köklerde de galler oluşturmak ve köke yerleştikten sonra burada çoğalmak suretiyle bitkiye zarar verir.
Blatella germanica (Alman hamam böceği), Periplanata americana (Amerikan hamam böceği), Blatta orientalis (Doğu hamam böceği):
Alman hamam böceği Afrika kökenli olup, tüm dünyada kozmopolit bir hale gelmiştir. Amerikan hamam böceği Amerika kökenlidir, dünyada ve Türkiye’de sınırlı bir yayılışı vardır. Doğu hamam böceği ise Hindistan kökenli olup, Türkiye’de her ortamda bulunan ve karşısına çıkan her şeyi yemesi veya zarar vermesi ile bilinen en yaygın hamam böceğidir.
Hamam böcekleri üreme kapasitelerinin çok fazla olması ve hareket kabiliyetlerinin gelişmiş olması nedeniyle kıtalar arası ticari ilişkilerle dünyanın her yerine yayılmışlardır. Örneğin doğu hamam böceği geri geri hareket etme konusunda oldukça hızlıdır ve bu yeteneği sayesinde en küçük deliklerde dahi kolayca saklanıp seyahat edebilmektedir.
Ips typopraphus (sekiz dişli kabuk böceği):
Bu böcekler orman entomolojisi açısından ele alınan önemli türlerdendir. Özellikle Ladin ve diğer iğne yapraklı orman ağaçlarının kabuğunda yaşarlar ve ağaçlarda önemli tahribatlara neden olurlar. Çok hızlı çoğalma yetenekleri sayesinde ağaçların kurumasına neden olabilirler.
Ips typographus, Türkiye'de Doğu Karadeniz Doğu Ladini ormanlarındaki varlığı ilk olarak 9 Nisan 1984 tarihinde Artvin'de tespit edilmiştir. Bu zararlı Dendroctonus micans (Kug.) salgınının ardından, tüm Artvin ladin ormanlarına yayılmıştır. Zararlı 2000 yılında 195 bin hektar alana yayılmış (14 yıllık bir hazırlık dönemi sonucunda) ve yaptığı kitle üremisiyle ladin ağaçlarında önemli kurumalara neden olmuştur. 1998-2000 arasında Artvin ormanlarında en az 1 000 000 m³ ladin ağacının kurumasına neden olmuştur. Ladin ormanının en tehlikeli böceği olarak kabul edilmektedir. Çok hızlı çoğalırlar, bir süre sonra sadece hasta ve döküntü ağaçları değil, kuluçka yeri bulabilmek için sağlam ağaçlarada saldırırlar. Binlerce böceğin saldırısına uğramış ağaçlar, açılan deliklerin hepsini kapatacak reçine ve özsuyu salgılayamadıkları için, ancak bir kısmını öldürebilir ve geri kalanlar ağacı tahrip etmeye başlarlar.
Türkiye'de Sapanca-Gökdağ, Trabzon-Maçka, Artvin, Ardanuç, Borçka, Murgul, Şavşat, Yusufeli, Arhavi ve Ardahan-Posof ormanlarında Picea orientalis'te tespit edilmiştir. Ayrıca, Şavşat-Karagöl ormanlarında Sarıçam üzerinde belirlenmiştir.
KAYNAKLAR
ÇANAKOĞLU, H., (1987), “Orman Zoolojisi”, İ.Ü.Orman Fakültesi Yayınları No: 383, İstanbul.
DEMİRSOY, A., (1990), “Yaşamın temel kuralları, Entolmoloji, omurgasızlar-böcekler”, Cilt II/Kısım II, Meteksan yayınları, Ankara
MATARACI, T., (2004), “Marmara Bölgesi Doğal – Egzotik Ağaç ve Çalıları”, TEMA Vakfı Yayınları, Yayın No: 39, İstanbul.
YALTIRIK, F., EFE, A., (2000), “Dendroloji-ders kitabı”, (2. basım), İ.Ü. Orman Fakültesi yayınları No: 4265-465, Çantay Kitabevi, İstanbul
NATIONAL GEOGRAPHIC, Mart 2005, ALİ CEMAL GÜCÜ, ALİ DEMİRSOY, “Yabacı İstilacıların saldırısı-Türkiye’deki İstilacılar”
http://www.adanaobm.gov.tr/haber/akyatan/akyatan.htm
http://www.angelfire.com/fl4/yuksel/IT2finding.htm (Ips typographus)
http://www.angelfire.com/fl4/yuksel/IT2biology.htm (Ips typographus)
http://www.bcs.gov.tr/4.6.php
http://www.datca.cc/html/uygulama_projesi.html 10 Mayıs 2005
http://jfas.ege.edu.tr/pdf/13_Aysel_19_1-2_2002.pdf
http://kisi.deu.edu.tr/lcavas/Caulerpa.html
http://www.tagem.gov.tr/yeni%20web/YAYINLAR/KITAP5/patates_bocegi.htm
http://www.turkishpilots.org.tr/DOCUMENTS/C_YALCIN_09_09_2004_Yuzyilin_En_Onemli_Tehdidi.htm
http://www.yesilatlas.com/orman/00051/ (Ekolojik açıdan uygun olmayan ağaçlandırma çalışmaları)
30 Ağustos 2007 Perşembe
Türkiye'nin Egzotik Canlilari (Özge Kocadağlı)
Küreselleşme dünyanın bir çok yönden seyrini değiştiren, çağımızın en fazla tartışılan konularından biridir. Yapılan tartışmalar kültürlerin küreselleşmesinin etkileri üzerine yoğunlaşmıştır. Ne yazık ki küreselleşme tartışmalarında doğaya hiçbir söz hakkı verilmemiştir.
BALIKLAR VE DİĞER DENİZ CANLILARI
yazar
Özge Kocadağlı
zaman:
8/30/2007 07:00:00 ÖS
Etiketler:
biyolojik çeşitlilik,
egzotik canlılar,
ekoloji,
istilacı türler
0
yorum
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)